Kaygı her bireyin yaşamının belirli evrelerinde deneyimlediği bir psikolojik durumdur. Işlevsel kaygı çoğu zaman bireylerin harekete geçmelerini sağlarken işlevsel olmayan/aşırı kaygı bireyleri genel olarak tam tersi bir sonuca sürükler.
Peki, korku ve kaygı arasındaki fark nedir?
Korku, bireyin karşılaştığı bir olay karşısında verdiği tepkidir. Kaygı ise bireyin karşılaşacağını düşündüğü yani şu anda somut olarak karşısında olmayan bir olay karşısında verdiği tepkidir.
Örneğin, üniversite sınavına girecek bir öğrenci sınavda başarısız olur ve istediği üniversiteyi kazanamazsa anne-babasını hayal kırıklığına uğratacağı düşüncesi ile kaygı yaşar. Aslında daha sınava girmemiştir bile.
A. Hanım,
A. Hanım kendini çok titiz olarak tanımlıyor. Evini her gün temizliyor, bir gün giydiği kıyafeti ertesi gün giymiyor, çarşafları her gün değiştiriyor, bütün bunları yapmayan arkadaşlarını pis ve pasaklı olmakla suçluyor. Ailenin diğer üyelerinin de kendi ile aynı titizliği göstermesini istiyor. Evde sofraya oturulmadan önce tüm bireyler kıyafetlerini değiştiriyor, ellerini yıkıyor, yemek sonrasında yemek odası tekrar temzileniyor ve evin tüm üyelerinin ellerini yıkadıklarından tek tek kontrol ederek emin olunuyor. Yatmadan önce tüm ev tekrar gözden geçiriliyor, dağınıklık olmasına izin verilmiyor. Kişisel temizliğin tamamen yapıldığına emin olarak yeni değiştirilmiş çarşafların bulunduğu yataklara giriliyor.
A. Hanım kaygı bozukluğu yaşıyor olabilir! A. hanım kendin oldukça yoran bütün bu alışkanlıklarının onun yaşamını ne derecede olumsuz etkilediğini görmek ve yaşadığı kaygıyı kontrol etmeyi öğrenmek için bir terapist ile görüşmeli.